Tansiyon yükseliyor! ABD ve İran arasında doğrudan çatışma

İran Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Ali Rıza Tengseri, “Basra Körfezi’nde şu ana kadar ABD ile yaşanan doğrudan çatışmalarda 9 Devrim Muhafızının öldüğünü” söyledi.

Devrim Muhafızları Ordusuna yakınlığıyla bilinen Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Tengseri, herhangi bir tarih belirtmeksizin Basra Körfezi’nde ABD ile yaşanan doğrudan çatışmalara ilişkin bilgi verdi.

Tengseri, “ABD ile Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri arasında birçok kez doğrudan çatışma oldu. 9 şehit verdiğimiz bu çatışmalardan bazısını basına yansıtmadık. Buna karşılık biz de 9 darbe vurduk.” ifadelerini kullandı.

İranlı komutan, söz konusu çatışmaların ne zaman yaşandığına ilişkin ise bilgi vermedi.

İRANLI UZMANLARA GÖRE ABD TAHRAN’A İSTEDİĞİ GÜVENCELERİ VEREMEZ VE NÜKLEER ANLAŞMADA GEÇMİŞE DÖNÜLEMEZ

İranlı uzmanlar, nükleer anlaşmanın 2015’te imzalandığı şekliyle canlandırılmasının ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Tahran’ın istediği güvenceleri vermesinin mümkün olmadığını düşünüyor.

İran ile 4+1 ülkeleri olarak adlandırılan Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya ile ABD arasında Avusturya’nın başkenti Viyana’da 29 Kasım’da yeniden başlayacak nükleer görüşmeler öncesi taraflardan muhtelif açıklamalar geliyor.

Tahran yönetimi Viyana’da nükleer ve füze programı gibi konuların müzakere edilemeyeceğini savunarak ABD’nin yaptırımları koşulsuz kaldırarak kendilerine güvence vermesini isterken Washington yönetimi tüm yaptırımları kaldırmaya ve füze ile nükleer programın dahil edilmediği bir anlaşmaya sıcak bakmıyor.

AA muhabirine konuşan İranlı uzmanlar ise, nükleer anlaşmanın 2015’te imzalandığı şekliyle geçerliliğini yitirdiği ve Washington’un Tahran’ın istediği güvenceleri veremeyeceği görüşünde.

ABD’deki Alabama Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir İntisar ve Uluslararası Kriz Grubu İran Masası Müdürü Ali Vaiz haftaya yeniden başlayacak nükleer görüşmelerin akıbetini değerlendirdi.

– “ABD SÖZ VERSE DE İRAN BUNUN YERİNE GELMESİNİ BEKLEMEMELİDİR”

ABD’de dış anlaşmalarda “güvence” diye bir hususun olmadığını belirten İntisar, “ABD söz verse de İran bunun yerine gelmesini beklememelidir. İran da üst düzeyde bunu biliyor. O nedenle ‘Verilecek sözler önemli değildir, garanti verilmelidir’ diyorlar. ABD Tahran’ın istediği güvenceleri veremez. Kongre bile onaylasa bu güvence olarak değerlendirilemez.” dedi.

İran’ın istediği “güvence”nin uluslararası ilişkilerde ve özellikle de ABD ile ilişkilerde geçerli olmadığını dile getiren İntisar, Washington yönetiminin nükleer anlaşmaya dönmek istemediği ve bu nedenle yeni şartlar öne sürdüğü yorumunu yaptı.

Nükleer anlaşmanın eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından rafa kaldırılmadan önce de geçerliliğini yitirdiğine ve iki ülke arasında birçok ihtilaf olduğuna işaret eden İntisar, şöyle konuştu:

“Bence nükleer anlaşma ölmüştür ve artık ona dair konuşamayız. ABD, İran ile yeni bir anlaşma imzalamak istiyor, bunun adını da nükleer anlaşma ya da yeni nükleer anlaşma koymak istiyor. ABD, önceki anlaşmaya inanmadığına dair sinyaller veriyor.”

Nükleer anlaşmanın önündeki engellerin aşılmasının zor olduğunu söyleyen İntisar, “İran, ABD ile doğrudan müzakere yapmıyor. Avrupa aracıdır ve karar makamı değildir. ABD ne derse o ülkeler de ona uyar. Problem İran’ın asıl muhatap ile müzakere yapmamasıdır. Asıl muhatap ile vasıtalar üzerinden görüşüyor. Bu ise büyük bir engeldir.” ifadelerini kullandı.

İntisar, İran’ın tüm yaptırımların kaldırılması şartının ABD tarafından kabul edilemeyeceğini ifade ederek, “Biden yönetimi tüm yaptırımları kaldırmayacağını açıkladı. Biden’ın konumu ABD’de çok zayıf, o nedenle istediği adımları atamaz. Kongredeki Demokratlar nükleer anlaşmaya tam olarak dönülmesi taraftarı değiller.” dedi.

– “SİYASİ HESAPLAR BİDEN’IN GERİ ADIM ATMASINA İZİN VERMİYOR”

İranlı uzman Ali Vaiz de Joe Biden’ın göreve başlamasından birkaç gün önce Tahran yönetiminin uranyumdaki zenginleştirmeyi yüzde 20 seviyesine çıkarttığını hatırlatarak, “Anlaşma ilk günlerde daha az maliyetle sağlanabilirdi, bu fırsat kaçtı. Hâlihazırda öyle bir noktaya geldik ki siyasi hesaplar Biden’ın geri adım atmasına izin vermiyor.” görüşünü dile getirdi.

Biden’ın geri adım atması halinde ılımlı olarak görülen eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye değil radikal İbrahim Reisi’ye karşı tavizde bulunduğu ve “radikalliğin sonuç verdiği” şeklinde bir kanaate yol açacağını kaydeden Vaiz, şu değerlendirmede bulundu:

“İran, Reisi’nin belirlediği konularda sağlam durup diğer konularda yeterli esnekliği gösterirse karşı taraf da buna aynı şekilde yanıt verecektir. İki taraf da daha fazla esneklikle anlaşmaya ulaşabileceklerini kabul etmelidir. İstenen sonucu elde etmenin yegane yolu budur.”

– “NÜKLEER ANLAŞMANIN SİLAHSIZLANDIRMA ÖZELLİĞİ ARTIK CANLANDIRILAMAZ”

İran’ın daha önce nükleer anlaşmadan çekildiğinde kitle imha silahı üretmek için 1 seneye ihtiyacı olduğuna ancak bu sürenin şimdi kısaldığına dikkati çeken Vaiz, “Nükleer anlaşmanın imzalanmasından amaçlanan şeyin gerçekleşmesi artık daha zor. Batı kırmızı çizgiyi nereden çizecek burası belirsiz. Nükleer anlaşmanın silahsızlandırma özelliği artık canlandırılamaz, Batılılar bunu ne zaman anlayacaklar belli değil. Bu o nedenle teknik değil siyasi bir meseledir.” ifadelerini kullandı.

Reisi hükümetinin müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesine karşı olduğunu ancak diğer tarafların bu konuda ısrar ettiğini söyleyen Vaiz, şöyle devam etti:

“Dünyanın 5 büyük gücü ve Avrupa Birliği temsilcileri bu görüşmelere üst düzey katılım sağladı ve meseleleri tek tek ele almak için günlerini harcadılar. O nedenle yeniden bir konuyu görüşmek için günler geçirmeleri mümkün değildir. İran’ın nükleer anlaşmada geldiği seviye, nükleer anlaşmanın ulaşmak istediği silahsızlanma imkanını ortadan kaldırıyor.”

İran’ın Suudi Arabistan ve diğer komşularla yaptığı müzakerelerin de nükleer anlaşmanın gidişatına bağlı olduğunu belirten Vaiz, “Nükleer anlaşma ihya olursa ABD’nin bölgedeki müttefikleri İran ile ilişkileri normalleştirebilir. İran ile komşuları arasındaki gerginliğin bitmesi Batılılar ile gerginliğin sona ermesiyle mümkün olabilir.” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir