2019’un son aylarında hayatımıza giren Koronavirüs (Kovid-19) dünya genelinde milyonlarca hayata mal oldu.
Pek çok alışkanlığımızı geride bırakmamıza neden olan virüs tabiri caizse kabuk değiştirmeye devam ediyor.
Bilim dünyası daha ölümcül bir varyanta dair ikazlarını sıklaştırırken koronavirüs ile ilgili gündeme bomba üzere düşen bir tez geldi.
Virüsün kökeni, nasıl ve ne vakit ortaya çıktığına dair şimdi net bir bilgiye sahip olmayan bilim dünyası ABD’li bilim insanı Andrew Huff’ın kelamlarını tartışıyor.
2019’un son günlerinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan korovirüs kısa müddette dünyanın dört bir yanına yayılmıştı. Bölgedeki laboratuvar ise o tarihten beri pek çok teorinin merkezinde yer almıştı.
ESKİ ÇALIŞANDAN KORONA İTİRAFI
New York Post’ta yer alan habere nazaran, bir devir Wuhan’daki tartışmalı laboratuvarda çalışan ABD’li bilim insanı ‘koronavirüs gerçeği’ olarak isimlendirdiği bilgiyi açıkladı.
Huff virüsün insan üretimi olduğunu ve pandemiden 2 yıl evvel Wuhan’daki laboratuvardan sızdığını öne sürdü.
‘Wuhan gerçeği’ isimli bir kitap kaleme alan bilim insanı yaşanılanları ABD istihbaratının ’11 Eylül’den sonraki en büyük başarısızlığı’ olarak nitelendirdi.
Çin’in fonksiyon kazanma deneylerinin gevşek güvenlikle yapıldığını belirten Huff, bunun Wuhan laboratuvarında bir sızıntıya yol açtığını söyledi.
SIZAN YAZIŞMALAR 2017’Yİ İŞARET EDİYOR
EcoHealth Alliance ile ABD hükümeti fon sağlayıcıları ortasındaki elektronik posta yazışmalar ortaya çıkmış yazışmalarda yarasalar ve başka yüksek riskli çeşitlerden alınan viral DNA’lar Haziran 2017 ile Mayıs 2019 ortasında Wuhan’daki tesise gönderildiği bilgisi yer almıştı.
Hem Yunnan hem de Laos’tan toplanan genetik diziler, Wuhan enstitüsünde çevrimiçi bir bilgi tabanında tutuldu. Lakin bu bilgilerin tamamı Eylül 2019’da Çin tarafından kaldırıldı.
Çin’in bu atılımı ile uzmanların laboratuvarda tam olarak hangi suşların çalışıldığından emin olmamasının önü kesilmiş oldu.
Bazı uzmanlar, virüsün enfekte bir bilim insanı yoluyla yahut tesisteki atıkların uygunsuz bir halde bertaraf edilmesi yoluyla kaçmış olabileceğine inanıyor.
ÇİN’İN KORONA DOKÜMANLARINDAKİ ŞOKE EDEN İFADELER
Geçtiğimiz periyotta Çin’in ‘Koronavirüs belgeleri’ ABD’li yetkililer tarafından ele geçirilmiş ve Çin’in sır üzere sakladığı proje deşifre olmuştu.
ABD basınında geniş yer bulan kelam konusu dokümanlara nazaran, Çinli bilim adamları son altı yıldır Koronavirüs dahil biyolojik ve genetik silahlar üzerinde araştırmalar yürütüyor.
Aynı dokümanlara nazaran, 2015’ten beri SARS koronavirüslerinin askeri potansiyelini kıymetlendiren Pekala idaresi bu projeyi muhtemel bir ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ senaryosu için hazır tutuyor.
Söz konusu evraklarda bu proje bir savaş durumunda ‘zaferin temel silahı’ olarak isimlendiriliyor ve ayrıntılı incelemeler sunuyor. Dokümanlarda Üçüncü Dünya Savaşı’nın beklenenin bilakis kimyasal ve nükleer silahlar ile değil, biyolojik silahlar ile yapılacağı tezi yer alıyor.
ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan iki atom bombasına atıfta bulunan evraklarda biyolojik silahların yeni bir dünya savaşında ‘zafer için temel silah’ olacağının altı çiziliyor.
Halk Kurtuluş Ordusu’nda vazife alan bilim adamlarının hazırladığı belge, hastalıkların ‘daha evvel hiç görülmemiş bir şekilde’ silah yapmak için manipüle edilmesini incelediğini tezi yer alıyor.
Belgelerde biyolojik silahların azamî etkiyi göstermesi için gereken şartlar da özetleniyor. Dokümanlarda ‘biyolojik akın gece yahut şafak vakti sabit rüzgar tarafı olduğu vakitte yapılmalı’ tabiri yer aşıyor.